anahtarlığını avucunda okşuyor, tik tak
ve mağrurca basamakları tırmanıyor
boğuk boğuk nefesi huylandırır elbette bedeni
tırnaklarına öpücükler konmuş gibi
hoş bir kadın mırıldanıyor, tik tak
uzak topraklarda hırıltılı bir melodi görünür gibi
seslerin vurulduğu gövde donuklaşmış
nefes alıp verişindeki hüzünle işaret eder altından kalbini
narin ellerine mavi silindir dokudan eldivenler giydirilmiş
odasından yükselen baloncuklar betonlaşırken arsızca pişiriyor
kokularını gizleyen farklı bir mekanizma, tik tak
canlılığını var gücüyle gösterişe döken sevimli varlık
hoş bir kadın kıkırdıyor, tik tak
kütüphanesinden dökülen civcivler sarı kanatlı ve endişeli
zaman, geçip giderken yaşamsal endişeyi yüreklerine ekmişti
bütün o arsızlıkların biçileceği günü bilerek
kapı vurulur, tik tak, ardına kadar açılır
isimsiz gövde sarsıntı ile şahlanır
yüzünde şirin bir gülümseme taşıyan mutlu bir kadın
cennet kapılarının mühürlenme anını görür gibi
boynuzunu çeliğe saplayışını sevinerek izledikleri gibi
ve çiftleşme ritüelinde varoluşun inceliklerini öğrendikleri gibi
sayfalara sıçramış tüyleri toplayıp mürekkebi temizlerken
ensesine tavşan çivilenmiş karıncayiyenlerin ezilişini izliyorlar